“Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş”…
Bağdat…
Arap
tarihçi El-Cahiz’in, “sanki bir kalıba dökülüp, kalıptan çıkarılmışçasına
güzel” dediği ve şehirlerin en güzeli olarak tanıttığı Bağdat, Dicle ve Fırat
ırmaklarının en yakın olduğu yerde, Dicle’nin iki yakası üzerinde kurulmuş bir
şehir…
Bazı
kaynaklar adının Farsça “Tanrı” anlamındaki “Bag” ile “verilen” anlamındaki
“dâd” sözcüklerinden türetildiğini ve “Tanrı’nın verdiği” ya da “Tanrı
hediyesi” anlamına geldiğini yazar…
Bazı
kaynaklar ise “Hammurabi Kanunları”nda “Bagdadu” ve İbrani dini metinleri olan
“Talmud”da “Bagdasa” isimli bir şehirden söz edilmesi nedeniyle, şehrin adının
Farsça olmadığını iddia ederler…
Bağdat,
küçük bir şehir iken Abbasi Halifesi “Mansur” tarafından başkent yapılıp, imar
edilmiş… Mansur, Kuran’daki “barış yurdu veya cennet” anlamındaki “dar’us
selam” isminden etkilenerek şehre,
“cennet şehri, barış şehri” anlamında “Medinetu’s Selam” ismini vermiş.
İşte
günümüzde bile hala sıkça kullandığımız “tencere yuvarlanmış kapağını
bulmuş” deyimi de rivayete göre böyle
zamanların birinde Bağdat’ da yaşandığı söylenen bir olaydan ortaya çıkmış…
Şöyle anlatıyor kaynaklar…
Bir
zamanlar Bağdat’ da “Şenn” isminde bir genç yaşarmış.
Oldukça
zeki ve bilgili biri olan Şenn, evlenmeye karar vermiş.
“Evleneceğim
kız, akıllı ve bilgili olmalı, başka türlüsü yanıma yakışmaz” diye düşünüp, atlamış atına, evleneceği kızı
bulmak için düşmüş yollara…
Yolda
bir adama rastlamış, bir su kenarında oturup sohbet etmişler biraz…
Beraber
yolculuk etmeyi teklif eden adama bilmece sorar gibi sormuş Şenn…
“Ben
mi seni yükleneyim, yoksa sen mi beni yüklenirsin?”
Adam,
“Bu nasıl bir soru böyle” demiş, “İkimizde atlıyken birbirimizi nasıl
yükleneceğiz ki?” Gülümsemiş Şenn…
Dere
tepe gidip köye yaklaştıklarında bir ekin tarlası görmüş Şenn ve tekrar
sormuş...
“Bu
ekinler yenmiş mi yenmemiş mi?”
“Be
cahil ! Ekini saplarıyla görüyorsun da yenip yenmediğini mi soruyorsun?”
diyerek sinirlenmiş adam… Yine cevap vermemiş Şenn…
Köye
vardıklarında ise bir cenazeye rastlamışlar. Şenn yine sormadan duramamış…
“Bu
tabutun içindeki ölü mü, yoksa diri mi?”
Adam iyice sinirlenmiş artık… “Yahu” demiş, “Senin gibi ahmak ve cahilini de hiç
görmedim! Görmüyo musun adam ölü ki tabutun içinde, ölü ki gömecekler !”…
Ama
sorularına bir anlam veremese de, sinirlenip kızsa da “Tanrı misafiri” diyerek
Şenn’i o gün evinde misafir etmiş… Kızını çağırıp, hazırlık yapmasını istemiş…
Kız
ise misafirin kim olduğunu sormuş…
“Biraz
saf, hatta ahmakça biri” demiş adam ve kendisine sorulan soruları anlatmış…
Fakat kızı, “Baba, o adamda, soruları da hiç ahmakça değil” diyerek, soruları
açıklamaya başlamış…
“Birinci
sorusu, ‘Ben mi söze başlayayım, sen mi başlarsın?’ demektir…
İkincisi,
‘Ekin sahipleri ekinin parasını acaba yemişler midir?’ demektir,
Üçüncüsü
ise ‘Acaba bu ölü kendi adını yaşatacak evlat bırakmış mıdır?’ demektir”…
Bunun
üzerine adam, Şenn’in yanına dönüp soruların cevabını aktarmış. Şenn ise
“Bu
cevap senin değil. Kimden öğrendiğini söyler misin?” diye sormuş…
Adam
utana sıkıla, “Kızımdan” demiş, “Benim bir kızım var, adı Tabaka… Ondan
öğrendim”…
Bunun
üzerine Şenn, “Ben evlenmek için işte böyle bir kız arıyordum” diyerek, kıza
talip olmuş… Ve evlenmişler, Şenn, kızı alıp evine, ailesine götürmüş.
Ailesi
ve çevredekiler evlilik öykülerini duyunca, “Vâfeka Şenn Tabaka” demişler, Yani
“Şenn’in Tabaka ile evliliği uygun düştü”,
Ya
da“Kap kapağına uygun düştü”…
Çünkü
“Şenn; su kabı”, Tabaka” ise “Kapak” demekmiş…
Böyle
anlatıyor kaynaklar… Neyse onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine… Bize de
onlardan bu deyim yadigar kalmış…
Bu
söz zamanla dilimize de geçmiş ve “Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş”
deyimine dönüşmüş…
Deyim
günümüzde “Birbirine benzeyen iki
kişinin birbirlerini bulup uyum içinde olmaları, birbirlerinin eksik yanlarını
tamamlayıp gidermeleri” anlamında kullanılsa da… “Hoşa gitmeyen olumsuz
özellikleri birbirine benzeyen kişilerin, birbirleri ile uyumunu vurgulamak
için ikisi de değersiz bu kişilerin bir araya gelişleri de arkadaşlıkları da
yakışmış” anlamında alay ve yergi amaçlı da kullanılır.