9 Mayıs 2016 Pazartesi


“Hocam, güzel güzel okuyosun ama hasta ölüyo…”
“Demagoji” Yunanca  “halk güden” anlamındaki “demagogos” sözcüğünden evrilmiş bir sözcük. “Ahali, özellikle aşağı tabakadan halk” demek olan “demos” ile “önder, öncü” demek olan “agogos” sözcüklerinden türetilmiş.
Ama dilimize Fransızca “halkı galeyana getirmek” anlamındaki “demagogue” sözcüğünden geçmiş.
Sözlüklerde “halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışı” şeklinde açıklanıyor.
Ama hitabet ve propaganda yeteneği işin olmazsa olmazı…
Becerebilene “demagog” deniyor.
Çoğunlukla toplumda egemen olan popüler kavramları kullanılarak ve bunlara olan bağlılığı sömürerek yapılan bir “laf cambazlığı”…
Kendini haklı çıkarmak, dolambaçlı yollardan da olsa sonuca ulaşmak, ara sıra konuyu değiştirmek için yapılan bir “kafa karıştırma sanatı”…
Bir topluluğun, grubun ya da birinin duygularını okşayarak, gaz vererek, olmayanı söyleyerek ve süsleyerek yapılan “halk avcılığı”…
Bir şeyin bütünü değil de işine gelen bölümü ile üste çıkmaya ve karşı görüşün zaaflarını kullanarak rant elde etmeye çalışan, köşeye sıkıştığında da kendini acındırıcı davranmaktan çekinmeyen “laf ebeliği”…
Kısacası aldatmaya dayalı bir söz oyunu olan demagojiyi, seven çok, bazılarının yaşamları neredeyse bunun üzerine kurulmuş.
Eski Atina’da “Cleon”, Eski Roma’da “Gaius Flaminius”, ABD’de rahip “Father Charles”, senatör “Charles Mccarthy”, Almanya’da “Hitler”, İtalya’da “Mussolini”, İspanya’da “Franco”, Yunanistan’da “Andreas Papendreu vs…vs…vs…”
Daha pek çoğunu sayabiliriz.
Hepsinin de özellikleri aynı…
Üstün bir hitabet, propaganda ve iyi yalan söyleyebilme yeteneği,
Timsah gözyaşı dökebilme çabukluğu,
Kendine aşırı güven, hatta hayranlık duygusu,
Eleştiriye tahammülsüzlük…
Demokrasi ve demagoji “bir batında doğmuş” kardeşler sanki…
Asırlardır beraber, iç içe, paralel yaşıyor ve gelişiyorlar.
Demokrasi toplumlara ve bireylere yeni güzellikler ve özgürlükler sunarken,
Bu olanaklardan en çok yararlananlar demagoglar sanki…
Çünkü demokrasi “halkın egemenliği” olsa da…
Övülmeyi seviyor halk.
Yunan filozof “Eflatun”(Platon)un dediği gibi…
“Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse, oligarşi olur.
Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar…”
Demokrasi mi?
Deyimin söylediği gibi…
“Hocam, güzel güzel okuyosun ama hasta ölüyo…”