10 Mart 2016 Perşembe


"Feriştah"...
“Sen kimsin lan!!.. Sen git de feriştahın gelsin hemşerim!!...”
Belki bize söylenmiş, belki de biz söylemişizdir.
Hadi olmadı, denk geldiğimiz bir tartışmada “kulağımıza çalınmıştır”.
Biri, diğerinden üstün olduğunu kanıtlamak için hemen bu söze sarılır çünkü…
Siyasetçide kürsüden böyle bağırır,
Sokaktaki adam da…
Kim olursa olsun, herkes kendini sadece “feriştah”la eş tutar.
Bir de…
Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı “Bir Demet Tiyatro”da bir “Feriştah” vardı.
Ki o da kendini en iyilere, güçlülere, yakışıklılara “denk” görüyordu…
Ama bahtına düşen, sadece garip bir oduncuydu…
Sözlükler “feriştah” sözcüğünü,
“En iyi, en üstün” olarak açıklıyor.
Argoda ise “bir işte en usta, bir işi en iyi yapan kimse” anlamında…
Feriştah sözcüğü dilimize Farsçadan geçmiş.
Aslı, Orta Farsça “firişte” sözcüğünden evrilmiş olan Farsça “firiştah” sözcüğü…
Gerçek anlamı, “çok güzel gök varlıkları” yani “elçi, ulak, melek” demek…
Uzmanlara göre, sözcüğün geçmişi Milattan önceki dönemlere, Zerdüşt kutsal metinlerine kadar uzanıyor ve o metinlerde “fraeşta” olarak geçiyor…
Ama hepsinde de aynı anlamda, yani “ulak, elçi, melek” anlamında…
“Feriştah” sözcüğü, 4 büyük melek için kullanılan bir sözcük.
Bütün dinlerdeki 4 büyük melek için…
İslam dinine göre, nurdan yaratılmış, insani özellikleri olmayan, iradesi olan fakat şeytan tarafından “musallat” olunmadıkları için, bu iradelerini kötüye kullanmayan, günahsız, Tanrı katında makamları sabit olan varlıklar olan melekler için…
Yine İslam dinine göre, Tanrının emir ve yasaklarını peygamberlere ileten ve meleklerin en büyük ve üstünü olan “Cebrail”, doğa olaylarını idare eden “Mikail”, kıyamet günü “sûr”a üfleyecek olan “İsrafil” ve canlıların canını alma görevi bulunan “Azrail” için kullanılan bir sözcük “feriştah”…
O nedenle…
Birilerine “dayılanıp”, “posta koyarken”,
“Sen kimsin la, sen git de feriştahın gelsin” derken,
Bir kez daha düşünmeli demek ki insan…
Yoksa…
Gelirse görürsün gününü…