"Yelkenleri suya indirmek"...
Cenevizliler
Bizans’la birlik olup Kefe, Sinop ve Amasra’da koloniler kurmaya başlamışlar…
Bu
nedenle Boğaz geçişi çok çok önemli olmuş Cenevizliler için. Ama…
Boğaz
geçişi Osmanlı için de çok önemli olmuş…
Yıldırım
Beyazıt bir önlem almak istemiş ve…
Boğaz’ın
en dar, 660 metrelik noktasına 1395 yılında “Güzelce Hisar”ı yani Anadolu
Hisarı’nı yaptırmış…
Üzerinden
yarım asır geçmiş ki II.Mehmet, İstanbul’u kuşatıvermiş.
Ama
hem Boğaz’ı korumak, hem de başka devletlerin gemilerinin geçişini denetim
altında tutmak ve oradan gelecek yardımları engellemek gerektiğinden,
Emirler
verilmiş, çalışmalar başlamış hemen. Ve…
Tam
da Anadolu Hisarı karşısına iki yıl içinde 1452 yılında “Rumeli Hisarı” yapılıvermiş...
Fetih
sırasında Bizans tarafında, surlar içinde bulunan Nikola Barbaro,
“Konstantiniyye Muhasarası Ruznamesi” adlı eserinde, “devamını” şöyle
anlatıyor.
“…Sütunlar
(Kabataş) mevkiinde bulunan donanmasından bütün taifesini karaya çıkarttı ve Pera
şehri üzerinde bulunan dağı düz bir hale getirdi. Sahilden yani donanmasının
bulunduğu sütunlar mevkiinden başlayarak 3 mil uzakta olan Konstantiniyye
limanı dahiline kadar her yeri mükemmel bir surette tesviye ettiler. Türkler
tesviye ettikleri topraklar üzerinde çok miktarda kütükler koyup bunları iç
yağı ile mükemmelen yağladılar…”
Sonunda
Konstantiniyye İstanbul olmuş II.Mehmet ise Fatih Sultan Mehmet …
Boğazların
kontrolü ise tamamen Osmanlının olmuş…
Her
geçen gemi denetim altında geçmiş Boğaz’ı…
Gemiler
de dönemin “denizcilik geleneklerine” bağlı kalmışlar hep. Yani…
Denizlerde
gezen gemiler kürekli veya yelkenli,
Ya
da hem kürekli hem de yelkenli olduğundan,
Bir
başka devletin sınırlarına girdiklerinde,
Bir
saygı ifadesi olarak da yelkenlerini indirirlermiş…
Ama…
Günlerden
bir gün, Fatih Sultan Mehmet,
Rumeli
Hisarı’nda belki gezintiye, belki de kontrole çıkmış…
Bir
Ceneviz gemisi ise Boğaz’a girip Hisar’a yaklaşmış…
Askerler
bakmışlar ki geminin “yelkenleri havada”…
Uyarmışlar
gemiyi, demişler “eşeklik gerekmez, indir!..”
Şaka
bir yana ama Ceneviz gemisi inat etmiş, indirmemiş yelkenleri.
Durum
Fatih Sultan Mehmet’e bildirildiğinde ise emir, kesin ve net olmuş…
“Batırın
gemiyi!”…
Hemen
top ateşi başlamış ve emir geciktirilmeden yerine getirilmiş…
Olayı
izleyen Yeniçeriler arasında ise belki de şaka yollu bir laf edilmiş…
“İşte
şimdi yelkenleri suya indirdi”…
İşte
bu söz şimdilerde “Direnmekten, ısrardan, büyüklenmekten, kendini yükseklerde
görmekten vazgeçmek, yumuşamak, duruma göre hareket etmek, haddini bilmek,
gerçekleri görmek ve karşısındakinin dediğini kabul etmek” anlamlarında bir
deyime dönüşerek günümüze kadar gelmiş…