23 Mart 2016 Çarşamba


"Yelkenleri suya indirmek"...
Cenevizliler Bizans’la birlik olup Kefe, Sinop ve Amasra’da koloniler kurmaya başlamışlar…
Bu nedenle Boğaz geçişi çok çok önemli olmuş Cenevizliler için.  Ama…
Boğaz geçişi Osmanlı için de çok önemli olmuş…
Yıldırım Beyazıt bir önlem almak istemiş ve…
Boğaz’ın en dar, 660 metrelik noktasına 1395 yılında “Güzelce Hisar”ı yani Anadolu Hisarı’nı yaptırmış…
Üzerinden yarım asır geçmiş ki II.Mehmet, İstanbul’u kuşatıvermiş.
Ama hem Boğaz’ı korumak, hem de başka devletlerin gemilerinin geçişini denetim altında tutmak ve oradan gelecek yardımları engellemek gerektiğinden,
Emirler verilmiş, çalışmalar başlamış hemen. Ve…
Tam da Anadolu Hisarı karşısına iki yıl içinde 1452 yılında “Rumeli Hisarı” yapılıvermiş...
Fetih sırasında Bizans tarafında, surlar içinde bulunan Nikola Barbaro, “Konstantiniyye Muhasarası Ruznamesi” adlı eserinde, “devamını” şöyle anlatıyor.
“…Sütunlar (Kabataş) mevkiinde bulunan donanmasından bütün taifesini karaya çıkarttı ve Pera şehri üzerinde bulunan dağı düz bir hale getirdi. Sahilden yani donanmasının bulunduğu sütunlar mevkiinden başlayarak 3 mil uzakta olan Konstantiniyye limanı dahiline kadar her yeri mükemmel bir surette tesviye ettiler. Türkler tesviye ettikleri topraklar üzerinde çok miktarda kütükler koyup bunları iç yağı ile mükemmelen yağladılar…”
Sonunda Konstantiniyye İstanbul olmuş II.Mehmet ise Fatih Sultan Mehmet …
Boğazların kontrolü ise tamamen Osmanlının olmuş…
Her geçen gemi denetim altında geçmiş Boğaz’ı…
Gemiler de dönemin “denizcilik geleneklerine” bağlı kalmışlar hep.  Yani…
Denizlerde gezen gemiler kürekli veya yelkenli,
Ya da hem kürekli hem de yelkenli olduğundan,
Bir başka devletin sınırlarına girdiklerinde,
Bir saygı ifadesi olarak da yelkenlerini indirirlermiş…
Ama…
Günlerden bir gün, Fatih Sultan Mehmet,
Rumeli Hisarı’nda belki gezintiye, belki de kontrole çıkmış…
Bir Ceneviz gemisi ise Boğaz’a girip Hisar’a yaklaşmış…
Askerler bakmışlar ki geminin “yelkenleri havada”…
Uyarmışlar gemiyi, demişler “eşeklik gerekmez, indir!..”
Şaka bir yana ama Ceneviz gemisi inat etmiş, indirmemiş yelkenleri.
Durum Fatih Sultan Mehmet’e bildirildiğinde ise emir, kesin ve net olmuş…
“Batırın gemiyi!”…
Hemen top ateşi başlamış ve emir geciktirilmeden yerine getirilmiş…
Olayı izleyen Yeniçeriler arasında ise belki de şaka yollu bir laf edilmiş…
“İşte şimdi yelkenleri suya indirdi”…
İşte bu söz şimdilerde “Direnmekten, ısrardan, büyüklenmekten, kendini yükseklerde görmekten vazgeçmek, yumuşamak, duruma göre hareket etmek, haddini bilmek, gerçekleri görmek ve karşısındakinin dediğini kabul etmek” anlamlarında bir deyime dönüşerek günümüze kadar gelmiş…