“Kerata”…
Erkek
torun bir şirinlik yapsa, dedenin söyleyeceği laf bellidir.
“Seni
gidi kerata seni”…
Hatta
bazen arkasına şu lafta eklenir…
“Seni
gidi keraneci seni”…
Baktığında
hiç ilgisi yokmuş gibi duran, hatta sevimli bile gelen sözlerdir bunlar.
Çünkü
aklımıza hemen “ayakkabı çekeceği” gelir, ilgi kuramaz, “bıyık altından”
güleriz bile.
Üstelik
bazı kaynaklarda, günlük yaşamda sıkça kullanıldığı şekilde bu anlamda kabul
görmeye başlamıştır ve “küçük çocuklara söylenen sevgi dolu sitem sözü” gibi
açıklamalara rastlamak olasıdır artık.
Şimdi…
Doğrudur,
“kerata” sözcüğünün bir anlamı da “ayakkabı çekeceği”dir.
“Kerata”
sözcüğü dilimize Yunancadan geçmiş ve “boynuz” demektir.
Eski
Yunanca “keraton” sözcüğünden evrilen, yeni Yunanca “kerato” sözcüğünden gelmektedir ki Ahmet
Vefik Paşa da “Lugat-ı Osmani”de “kerata” sözcüğünün “boynuz ayakkabı çekeceği”
anlamında kullanıldığını belirtir.
Ortaçağ
denilen tarihsel zaman diliminde ortaya çıkan ve ayakkabıyı daha kolay giymeye
yarayan bir araç olan ayakkabı çekecekleri, önceleri hayvan boynuzundan
yapıldığından olsa gerek, bizde de boynuzun Yunanca adının çok yakın bir
benzeri olan “kerata” sözcüğü ile bilinip tanınmış…
“Boynuz”,
çeşitli hayvanların dengelerini bulmasına yardımcı olan ve iskelet sistemine
bağlı olarak derilerinin dışına çıkmış dayanıklı bir kemik aslında.
İnsanlık
tarihinde de önemli yeri var. Gün olmuş günlük eşya yapımında, gün olmuş silah
yapımında kullanılmış. Misal…
Okçuluk
ile ilgili kaynaklara bakıldığında, Türk yaylarının manda, antilop ve dağ
keçisi boynuzundan yapılmış olduğu görülüyor.
Ama
boynuzun “boğumlu” olmaması, “kayganlı” yani üzerinden pul pul parça
kalkmaması, “kuşdili” yani sivri parçalar çıkmaması, boynuzu alınacak hayvanın
ise genç olmaması koşuluyla…
İlk
keratalar ise gergedan boynuzundan yapılmış…
Buraya
kadar tamam…
Ama
bir de Yunanca “keratas” sözcüğü var ki işler orada karışıyor işte…
Çünkü
“keratas” sözcüğü, “boynuzlu” demek…
Şeytanın
sıfatlarından birisi olmasına karşın, “karısı tarafından aldatılan erkeklere”
de “keratas” deniyor.
Yani
günümüzde kullanılan “boynuzlu”
sözcüğünün mecazi anlamı pek yeni değil…
Bu
anlam, oldukça eski zamanlara kadar uzanıyor…
Namık
Kemal “Osmanlı Modernleşmesinin Meseleleri” adıyla yazdığı makalelerde “kerata”
sözcüğünü, “yaramaz adam” anlamında kullanıyor ki belki de kastettiği “şeytanlık”... Ama…
“Kamus-ı
Türki” adlı sözlük, “kerata” sözcüğüne anlam olarak “pezevenk, kaltaban(namussuz)” açıklaması
getiriyor…
Yani…
Dedelerin
torunlarına söylediği,
“Seni
gidi kerata seni, seni gidi keraneci seni” sözü,
“Ayakkabı
çekeceği” anlamı dışında pek çok anlamı içeriyormuş anlayacağınız…
Karadeniz
türküsünün söylediği gibi…
“Bahçesinde
domata,
Al
yap oni salata,
Vermedi
seni buban,
Turşi
yapsun kerata”…