"Matçalı"- "Maççalı"...
Çok
benzer iki sözcük…
Baktığında,
sadece söyleyiş farklılığı gibi gelir insana…
Ama
biri diğerine göre, daha fazla anlam “kuşanmış”...
Daha
detaylandırılmış, kapsamı ve kapasitesi artmış sanki…
“Matça”
sözcüğü, “irin”i kapsar, “kir” ve “pis”i kapsar…
Isparta
ve Burdur’da ise “neden” anlamı da koymuşlar içine…
Bu
nedenle “matçalı” dendiğinde birine,
Diğeri
anlamış ki “hastalıklı” ya da “yaralı”…
“Dertli”
ya da “kötü” birisi karşıdaki…
Bazı
yörelerimizde ise “matçalı” dendiğinde,
“İnatçı”
ve “ters” birisi ile karşı karşıya olduklarını anlamışlar…
Ama…
“Maçça” ve “maççalı” daha detaylandırılmış nedense…
Çünkü…
“Genel
olarak iğrenç olan her şeye”,
“Yangılanmış,
onulması, iyileşmesi güç yaralara”,
“Frengi,
kanser, sıraca gibi ağır hastalıklara”,
“Çok
düşünce ve üzüntüden olan sıkıntılara”
“Maçça”
demiş eskiler… Hatta…
Bazı
yörelerde, “asma kütükleri ve ağaçların toprağa yakın yerlerinde oluşan ve
kurumalarına neden olan yumrulara” bile “maçça” demişler…
“O
da ağaçların derdi, yarası, sıkıntısı” diye düşünmüşler belki de…
Ama
sıra “Maççalı” ya gelince,
Beğenmedikleri
ne varsa yüklemişler sanki…
“Pis,
kirli” demişler,
“Uyuşuk,
terbiyesiz” demişler,
“Haylaz”
demişler,
“Aşağılık
adam” demişler,
“Suratsız”
demişler,
“Zayıf,
çelimsiz, çirkin” demişler,
“Hastalıklı,
dertli” demişler…
Sevmedikleri
her şeye “joker” yapmışlar sanki…