17 Şubat 2016 Çarşamba


"Matçalı"- "Maççalı"...
Çok benzer iki sözcük…
Baktığında, sadece söyleyiş farklılığı gibi gelir insana…
Ama biri diğerine göre, daha fazla anlam “kuşanmış”...
Daha detaylandırılmış, kapsamı ve kapasitesi artmış sanki…
“Matça” sözcüğü, “irin”i kapsar, “kir” ve “pis”i kapsar…
Isparta ve Burdur’da ise “neden” anlamı da koymuşlar içine…
Bu nedenle “matçalı” dendiğinde birine,
Diğeri anlamış ki “hastalıklı” ya da “yaralı”…
“Dertli” ya da “kötü” birisi karşıdaki…
Bazı yörelerimizde ise “matçalı” dendiğinde,
“İnatçı” ve “ters” birisi ile karşı karşıya olduklarını anlamışlar…
Ama… “Maçça” ve “maççalı” daha detaylandırılmış nedense…
Çünkü…
“Genel olarak iğrenç olan her şeye”,
“Yangılanmış, onulması, iyileşmesi güç yaralara”,
“Frengi, kanser, sıraca gibi ağır hastalıklara”,
“Çok düşünce ve üzüntüden olan sıkıntılara”
“Maçça” demiş eskiler… Hatta…
Bazı yörelerde, “asma kütükleri ve ağaçların toprağa yakın yerlerinde oluşan ve kurumalarına neden olan yumrulara” bile “maçça” demişler…
“O da ağaçların derdi, yarası, sıkıntısı” diye düşünmüşler belki de…
Ama sıra “Maççalı” ya gelince,
Beğenmedikleri ne varsa yüklemişler sanki…
“Pis, kirli” demişler,
“Uyuşuk, terbiyesiz” demişler,
“Haylaz” demişler,
“Aşağılık adam” demişler,
“Suratsız” demişler,
“Zayıf, çelimsiz, çirkin” demişler,
“Hastalıklı, dertli” demişler…
Sevmedikleri her şeye “joker” yapmışlar sanki…