“Meşkef”…
“Eski
Roma’da hayvanların kurban edildiği “Sapo” Dağı’nda biriken hayvan kül ve
yağları, yağmurla Tiber Nehri’ne karışır. Bu karışım, su ve killi çamur ile
birleşince köpüklü bir yapıya dönüşür ki bu sabunun ilk doğal şeklidir. Böylece
de adını Sapo” dağından alan “sabun” ortaya çıkar”…
Efsaneler
böyle anlatsa da…
İlk
sabun MÖ.3 bin yıllarında kullanılmaya başlanmış…
MÖ.2500
yıllarına ait Sümer Yazıtlarında, “su içine katılan odun külünün kaynatıldığı
ve içine yağ karıştırılarak yavaş yavaş eritildiği” şeklinde sabun tariflerine
rastlanmıştır. Ancak bu maddenin sabun olarak tanımlanması MÖ.1000 yıllarında
Romalılar tarafından olmuş.
Sabunun
bulunmasının Romalılara atfedilmesinin nedeni, Romalılarla başlayan banyo
kültürü ve MÖ.312 yılında ilk hamamı inşa etmeleri belki de…
Ancak
eski uygarlıklar temizliğe ve özellikle sabuna ayrı bir değer verse de…
“Hijyen”
sözcüğü, “sağlık ve temizlik tanrısı Hygieia”dan geldiğinden midir bilmem ama
erken dönem kiliseleri, vücut temizliğini “paganizm, lüks ve Romalıların
hayvansı hisleriyle” bir tutup, soyunma ve hamam kavramını din dışı kabul
etmiş…
Misal…
Aziz Francis, “yıkanmamış vücut dindarlığın işaretidir” buyurmuş…
Misal…
Ortaçağ’da Avrupa’da rahibelerin yüz ve elleri dışında kalan yerlerini
yıkamaları “edepsiz ve uygunsuz” bulunduğundan yasaklanmış…
Misal…
İber Yarımadası’nda kurulmuş Kastilya’nın 1490’lardaki kraliçesi “İsabella” ve
aynı dönemde yaşayan Fransa Kralı 14.Louis, yaşamları boyunca yalnızca iki kez
yıkanmakla övünmüşler…
Misal…
1500 yıllarında İngiltere’de yılda bir kez, Mayıs ayında yıkanıldığından,
“fazla kokmadan aradan çıkaralım” deyip, çoğunlukla Haziran’da evlenmişler…
“Yıkanma” denilen şeyse, sıcak su doldurulmuş
fıçı içine, önce baba, sonra sırasıyla oğullar, kadınlar, çocuklar ve
bebeklerin girip çıkmasından ibaret bir şey…
Sabun
ise yüzde yüz vergiye tabi tutulmuş…
Ayrıca,
“gelinlerin ellerinde çiçek tutma geleneğinin”, vücut kokularını bastırmak için
koca koca çiçek demeti taşımalarından geldiği söylenir…
Misal…
“Cinsel ilişkiyi çağrıştırdığından” Amerika’da Virginia ve Pennsylvania’da ayda
birden fazla yıkananlar hapse atılmış…
Misal…
Tabak yıkama alışkanlığı olmadığından ve hatta çok çok bayatlamış ekmekleri
oyup tabak olarak kullanmaları nedeniyle her şey kurtlanmış…
Misal…
Bazı 16.yy. uzmanları, “sıcak suyun ahlakı bozucu duyguları canlandırdığını”
öne sürmüşler…
Misal…
Napoleon Bonaparte, çıktığı bir seferin sonuna yaklaştığında karısı Josephine’e
şu mesajı göndermiş; “Üç hafta içinde geliyorum, sakın yıkanma”…
Misal…
Avrupa’da lazımlıkları sokaklara boşaltma alışkanlığı 17.yy.a kadar sürmüş.
1600’lerde
İstanbul’a gelen İngiliz büyükelçiler, lazımlık kullanma ve bunu pencereden
boşaltma alışkanlıkları yüzünden, şehirden uzak olan Tarabya’da bulunan konağa
gönderilirmiş. 19.yy.a gelindiğinde ve tuvaleti kullanma sözünü kesin olarak
verdiklerinde Taksim’ taşınabilmişler ancak…
Yani
“cinsellik, edepsizlik, ayıp, günah” gibi nedenlerle,
Avrupa
bin yılı yıkanmadan geçirmiş… Her yeri “katmerleşmiş, kat kat olmuş,
kalınlaşmış, yerleşmiş pislik, kir, pasak” sarmış…
Yani “meşkef” bağlamış koskoca kıta…