15 Nisan 2016 Cuma


“Linç”…
Çoğu kaynak, insanlık tarihinde yazılı hukukun, MÖ.1760 yılında “Hammurabi Yasaları” ile başladığını söyler.  Bazı kaynaklarsa bunun ilk yasa değil, “ilk reformsal ilerleme yasaları” olduğunu söyler.
Ancak her iki durumda da tarihin günümüze ulaşan bu en eski yasaları, Mezopotamya’da kurulan “Babil” uygarlığının hukuk sistemini oluşturmuş…
Bu yasaları ise Roma hukuku ve değişik uygarlıkların hukuk sistemleri takip etmiş. Böylece de toplumsal yaşam düzenlenmiş, toplum yaşamı yasalarla güvence altına alınmış, yasakların çiğnenmesi durumunda yaptırımlar uygulanmış…
Ama bütün hukuk sistemlerinde “adaletin sağlanması” esas olmasına ve hakkın yetkili makama başvurmaksızın doğrudan kendi elleriyle alınması suç sayılmasına karşın, bazı yönetimsel ya da yasal boşluklar nedeniyle birileri, “cezayı kendileri kesmek istemiş”. Ve…
Daha adı konmasa da “linç” denen olgu çıkmış ortaya…
Uygarlıklar geliştikçe nedenleri değişse de değişik siyasi veya ekonomik çıkarlar, gelenek görenek, hatta dogmatik önyargılar bu istemde etkili olmuş.
“Birden çok kimsenin ya da kalabalıkların, kendilerine göre suç olan bir davranıştan dolayı birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak, taş, sopa gibi araçlarla veya yumruklarla döverek öldürmesi” şeklinde açıklanan “linç” sözcüğü, dilimize İngilizce “yargısız infaz” anlamına gelen “lynch” sözcüğünden geçmiş…
Geçmiş ama İngilizce bu sözcük, aslında bir “soyadı”… Çünkü…
Yıl 1780... Amerika’nın Virginia eyaletinde bir adam…
Oldukça zengin bir toprak sahibi olan İrlanda göçmeni “Charles Lynch”, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında milis albayı olarak görev yapar...
Daha sonra Virginia Senatosu’nda da görev yapan Lynch, savaş sırasında yanındaki bazı subaylarla birlikte yasadışı sayılan bir halk mahkemesi kurar…
Aslında “halk jürisi” demenin daha doğru olacağı bu “heyetin” önüne, canını sıkan kim varsa çıkarır. “İngiliz yanlısı” der çıkarır, “zenci” der çıkarır, “Kızılderili” der çıkarır…
“Halk Mahkemesi” ise kararı anında verir…
“Suçlu” önce dövülecek, ardından organları kesilecek, sonra dağlanacak, arkasından direğe bağlanıp yakılacak ama sonunda, “suçludan geriye ne kalmışsa” artık mutlaka asılacaktır. Ayrıca bu ceza verme uygulamasına tüm halk katılacaktır.
Hatta yerel gazetelere ilanlar bile verilir, “tüm halkımız davetlidir” diyerek…
Hatta ve hatta, ertesi gün “şu kadar bin kişi katıldı, suçludan herkes bir parça kopardı, suçlunun asıldığı ip küçük parçalara ayrılıp hatıra eşya olarak satıldı” diye haberler yapar gazeteler…
Sonra bu cezalandırma şekli normalleşir ve “Lynch Yasaları” adını alır.
Ardından da 1782 yılında Virginia Genel Meclisi kararı ile bu “keyfi cezalandırma yöntemi” yasal ilan edilir.
“Lynch Yasaları” ve bundan türetilen “linç etmek” anlamındaki “yargısız infaz” sözcüğü 1850 yılında sözlüklere girer…
Belirtmekte yarar vardır ki…
Bazı kaynaklarda “linç” sözcüğünün ortaya çıkışına neden olan bu olaylar, “William Lynch” adlı bir askere atfedilir. Hatta Yüzbaşı William Lynch 1811 yılında, “linç etmek” fiilinin hak sahibinin kendisi olduğunu iddia da etmiştir. Ancak…
1780 yılında verilmiş mahkeme kararlarında Lynch yasalarından söz edilmesi ve bu yasaların1782 yılı Virginia Genel Meclisi tarafından yasal sayılması nedeniyle pek dikkate alınmamıştır…