“Linç”…
Çoğu
kaynak, insanlık tarihinde yazılı hukukun, MÖ.1760 yılında “Hammurabi Yasaları”
ile başladığını söyler. Bazı kaynaklarsa
bunun ilk yasa değil, “ilk reformsal ilerleme yasaları” olduğunu söyler.
Ancak
her iki durumda da tarihin günümüze ulaşan bu en eski yasaları, Mezopotamya’da
kurulan “Babil” uygarlığının hukuk sistemini oluşturmuş…
Bu
yasaları ise Roma hukuku ve değişik uygarlıkların hukuk sistemleri takip etmiş.
Böylece de toplumsal yaşam düzenlenmiş, toplum yaşamı yasalarla güvence altına
alınmış, yasakların çiğnenmesi durumunda yaptırımlar uygulanmış…
Ama
bütün hukuk sistemlerinde “adaletin sağlanması” esas olmasına ve hakkın yetkili
makama başvurmaksızın doğrudan kendi elleriyle alınması suç sayılmasına karşın,
bazı yönetimsel ya da yasal boşluklar nedeniyle birileri, “cezayı kendileri
kesmek istemiş”. Ve…
Daha
adı konmasa da “linç” denen olgu çıkmış ortaya…
Uygarlıklar
geliştikçe nedenleri değişse de değişik siyasi veya ekonomik çıkarlar, gelenek
görenek, hatta dogmatik önyargılar bu istemde etkili olmuş.
“Birden
çok kimsenin ya da kalabalıkların, kendilerine göre suç olan bir davranıştan
dolayı birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak, taş, sopa gibi araçlarla veya
yumruklarla döverek öldürmesi” şeklinde açıklanan “linç” sözcüğü, dilimize
İngilizce “yargısız infaz” anlamına gelen “lynch” sözcüğünden geçmiş…
Geçmiş
ama İngilizce bu sözcük, aslında bir “soyadı”… Çünkü…
Yıl
1780... Amerika’nın Virginia eyaletinde bir adam…
Oldukça
zengin bir toprak sahibi olan İrlanda göçmeni “Charles Lynch”, Amerikan
Bağımsızlık Savaşı sırasında milis albayı olarak görev yapar...
Daha
sonra Virginia Senatosu’nda da görev yapan Lynch, savaş sırasında yanındaki
bazı subaylarla birlikte yasadışı sayılan bir halk mahkemesi kurar…
Aslında
“halk jürisi” demenin daha doğru olacağı bu “heyetin” önüne, canını sıkan kim
varsa çıkarır. “İngiliz yanlısı” der çıkarır, “zenci” der çıkarır,
“Kızılderili” der çıkarır…
“Halk
Mahkemesi” ise kararı anında verir…
“Suçlu”
önce dövülecek, ardından organları kesilecek, sonra dağlanacak, arkasından
direğe bağlanıp yakılacak ama sonunda, “suçludan geriye ne kalmışsa” artık
mutlaka asılacaktır. Ayrıca bu ceza verme uygulamasına tüm halk katılacaktır.
Hatta
yerel gazetelere ilanlar bile verilir, “tüm halkımız davetlidir” diyerek…
Hatta
ve hatta, ertesi gün “şu kadar bin kişi katıldı, suçludan herkes bir parça
kopardı, suçlunun asıldığı ip küçük parçalara ayrılıp hatıra eşya olarak
satıldı” diye haberler yapar gazeteler…
Sonra
bu cezalandırma şekli normalleşir ve “Lynch Yasaları” adını alır.
Ardından
da 1782 yılında Virginia Genel Meclisi kararı ile bu “keyfi cezalandırma
yöntemi” yasal ilan edilir.
“Lynch
Yasaları” ve bundan türetilen “linç etmek” anlamındaki “yargısız infaz” sözcüğü
1850 yılında sözlüklere girer…
Belirtmekte
yarar vardır ki…
Bazı
kaynaklarda “linç” sözcüğünün ortaya çıkışına neden olan bu olaylar, “William
Lynch” adlı bir askere atfedilir. Hatta Yüzbaşı William Lynch 1811 yılında,
“linç etmek” fiilinin hak sahibinin kendisi olduğunu iddia da etmiştir. Ancak…
1780 yılında verilmiş
mahkeme kararlarında Lynch yasalarından söz edilmesi ve bu yasaların1782 yılı
Virginia Genel Meclisi tarafından yasal sayılması nedeniyle pek dikkate alınmamıştır…