7 Nisan 2016 Perşembe


“Hergele”…
Öykü bu ya…
Köyün birinde bir gün, eşekler semerciden şikayet etmeye, sızlanmaya başlamışlar.
“Ya semer böyle mi yapılır? Bu adam semer yapmayı hiç mi hiç bilmiyo. Bunun yaptığı semer yüzünden sırtım yara bere içinde kaldı…”
Sonra toplanıp hep beraber dilekler dilemiş, dualar etmişler…
“N’olur bu gitsin, yeni bir semerci gelsin”…
Dilekler, dualar kabul olmuş olacak ki yeni bir semerci gelmiş köye…
Eşekler çok sevinmişler. Ama…
Bu semerci de yapamamış eşekleri yara bereden kurtaracak, rahat ettirecek semeri.
Sırtlarındaki yaralar azalmak şöyle dursun, daha da çoğalmış…
Eşekler yine toplanıp sızlanmışlar, ağlaşmışlar.
Sonra “yeni bir semerci istiyoruz” diyerek dileklere, dualara başlamışlar…
Bu da kabul olmuş…
Bu semercide ayrılmış köyden, yenisi gelmiş hemen…
Eşekler yine çok sevinmişler, “oh sırtımız rahat edecek” diyerek…
Ama hiçbir şey değişmemiş, yaralar artmış, bereler çoğalmış, sızlanmalar bitmemiş…
Eşekler görmüş ki buda farklı değil…
Yine sızlanma ağlaşma, yine dilek dua…
Semerci gitmiş, semerci gelmiş ama her şey aynı…
Hatta semerler daha da kötüleşmiş, sızılar daha da artmış, yaralar daha da can yakmaya başlamış…
Sonra bir gün, eşekler anlamışlar ki…
Yaralardan kurtulmak için semerciden değil, semerden kurtulmak gerek…
Anlamışlar ki…
Önemli olan “yük vurulmasına” alışmamak, “üstüne binilmesine alışmamak”…
“Hergele olmayı bilmek” belki de…
“Hergele” sözcüğü dilimize Farsçadan geçmiş.
Sözcük, Farsça “eşek” anlamındaki “har” ile “sürü” anlamındaki “gele” sözcüklerinden oluşmuş ve “yük ve bineğe alıştırılmamış yaban eşeği sürüsü” anlamında “hargele” sözcüğünden gelmektedir. Osmanlıcada ise “eşek sürüsü” anlamı yanında, “sürünün başında giden kılavuz eşek” anlamında da kullanılmıştır. 
Bu arada yeri gelmişken belirtmekte yarar…
Ankara’nın Ulus semtinde,
Gençlik Parkı üst kapısı yakınında, asıl adı “İtfaiye Meydanı” olan bir meydan vardır.
Ama nedense buraya “Hergele Meydanı” denmekte... Oysa…
Burası bir dönem, devlet idari binalarına yakınlığı, otel ve lokantaların çok, ticaretin hızlı olması nedenleriyle, Ankara’ya “her gelen” inin uğradığı bir meydan olmuş… Olmuş ki “Her Gelen Meydanı” denmiş, “Hergele Meydanı” değil…