2 Nisan 2016 Cumartesi


“Kargaların kurduğu dernek ‘kışşt’ deyince dağılırmış”…
Çokça gülmeceye konu olmuştu…
Hani bir dolmuş dolusu yolcu, “piston aşşaa indi” sözünü duyar duymaz,
Kendilerini aşağı atmışlardı.
Oysa şoförün ne dediğini tam olarak anlamamışlardı bile…
Eskiden “külhanbeyi” , şimdilerde ise “apaş”, “çakal”, hatta gençlerin “zırtlan” diye adlandırdıkları bir grupla karşılaşırsanız eğer, verecekleri tepki iki etkene bağlıdır.
“Gözlerine kestirmeleri” ve daha önemlisi “kendilerini sayı olarak yeterli görmeleri”…
Ama içlerinden birisi “kaç” dediğinde ya da koşarak kaçan birini gördüklerinde de asla sorgulamadan onlarda kaçmaya başlayacaklardır hemen...
“Herkes yapıyordu ben de yaptım” türü bir savunmayı, suçtan “sıyırma” çabası olarak mı yoksa samimi bir itiraf olarak mı algılamak gereklidir bilinmez…
Nietzsche, “delilik kişide seyrek görülen bir durumdur, gruplar, partiler, halklar, çağlar içinse bir kural halindedir” der…
Çünkü pek çok insan, bir grup içindeyken kendi düşünceleri ve doğrularını unutup, içinde bulunduğu gruba kendini uydurma güdüsü ile hareket eder.
Ve yine bir grup içindeyken, karşılarında bulunan güce itaati, daha hızlı ve kolay olur.
“Kişiler akıllı olsa da toplumlar asla” der bir filmin, bir repliği…
Kişisel akıl, kişisel vicdan, kişisel cesaret, yerini kolektifliğe terk eder…
Ki buna da uzmanlar “sürü psikolojisi” derler…
Artık kahramanlıklar bile kolektiftir ki bu durum, “cesaretli olmaya cesaret edememek” gibi bir şeydir aslında…
“Oku” diye başlayan kutsal kitabı olmasına karşın okumayan,
“Korkma” diye başlayan ulusal marşı olmasına karşın korkan bir toplum kısacası…
Ünlü İngiliz yazar Shakespeare, bu durumu şöyle anlatıyor…
“İnsanların çoğu…
Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için…
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için…
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için…
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için…
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için…
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için…”
Herkes, roman kahramanı “Don Kişot” olup kahramanlıklar yapmak istese de…
Karşısına çıkacak zorluklardan korktuğundan olsa gerek,
Don Kişot’u delilikle yaftalayıp,
Uşağı Sancho Panza gibi yaşamayı daha kolay bulmaktadır artık…
Hele bir de bu “ürkeklik” tüm bedeni sarmışsa eğer…
Hele bir de bir çıkar birlikteliği ise bu durum…
Ya da sadece güçlü görünme çabasıysa yapılan…
İşte o zaman tam da atasözünün dediği gibidir sonuç…
 “Kargaların kurduğu dernek ‘kıışşt’ deyince dağılırmış”…