“Kargaların
kurduğu dernek ‘kışşt’ deyince dağılırmış”…
Çokça
gülmeceye konu olmuştu…
Hani
bir dolmuş dolusu yolcu, “piston aşşaa indi” sözünü duyar duymaz,
Kendilerini
aşağı atmışlardı.
Oysa
şoförün ne dediğini tam olarak anlamamışlardı bile…
Eskiden
“külhanbeyi” , şimdilerde ise “apaş”, “çakal”, hatta gençlerin “zırtlan” diye
adlandırdıkları bir grupla karşılaşırsanız eğer, verecekleri tepki iki etkene
bağlıdır.
“Gözlerine
kestirmeleri” ve daha önemlisi “kendilerini sayı olarak yeterli görmeleri”…
Ama
içlerinden birisi “kaç” dediğinde ya da koşarak kaçan birini gördüklerinde de
asla sorgulamadan onlarda kaçmaya başlayacaklardır hemen...
“Herkes
yapıyordu ben de yaptım” türü bir savunmayı, suçtan “sıyırma” çabası olarak mı
yoksa samimi bir itiraf olarak mı algılamak gereklidir bilinmez…
Nietzsche,
“delilik kişide seyrek görülen bir durumdur, gruplar, partiler, halklar, çağlar
içinse bir kural halindedir” der…
Çünkü
pek çok insan, bir grup içindeyken kendi düşünceleri ve doğrularını unutup,
içinde bulunduğu gruba kendini uydurma güdüsü ile hareket eder.
Ve
yine bir grup içindeyken, karşılarında bulunan güce itaati, daha hızlı ve kolay
olur.
“Kişiler
akıllı olsa da toplumlar asla” der bir filmin, bir repliği…
Kişisel
akıl, kişisel vicdan, kişisel cesaret, yerini kolektifliğe terk eder…
Ki
buna da uzmanlar “sürü psikolojisi” derler…
Artık
kahramanlıklar bile kolektiftir ki bu durum, “cesaretli olmaya cesaret
edememek” gibi bir şeydir aslında…
“Oku”
diye başlayan kutsal kitabı olmasına karşın okumayan,
“Korkma”
diye başlayan ulusal marşı olmasına karşın korkan bir toplum kısacası…
Ünlü
İngiliz yazar Shakespeare, bu durumu şöyle anlatıyor…
“İnsanların
çoğu…
Sevmekten
korkuyor, kaybetmekten korktuğu için…
Düşünmekten
korkuyor, sorumluluk getireceği için…
Konuşmaktan
korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için…
Yaşlanmaktan
korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için…
Unutulmaktan
korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için…
Ve
ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için…”
Herkes,
roman kahramanı “Don Kişot” olup kahramanlıklar yapmak istese de…
Karşısına
çıkacak zorluklardan korktuğundan olsa gerek,
Don
Kişot’u delilikle yaftalayıp,
Uşağı
Sancho Panza gibi yaşamayı daha kolay bulmaktadır artık…
Hele
bir de bu “ürkeklik” tüm bedeni sarmışsa eğer…
Hele
bir de bir çıkar birlikteliği ise bu durum…
Ya
da sadece güçlü görünme çabasıysa yapılan…
İşte
o zaman tam da atasözünün dediği gibidir sonuç…
“Kargaların kurduğu dernek ‘kıışşt’ deyince
dağılırmış”…