9 Haziran 2016 Perşembe


“Aklın yok ise ta*ağımda, elin ne geziyo aşağımda”…
“Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir” der Einstein…
Hani, “neden” belliyse “sonuç” da bellidir gibisinden…
“Nedensellik” bir felsefe ilkesidir aslında…
“Olay ve olguların birbirine belli şekilde bağlı olmasını” anlatan bir ilke…
“Her şeyin bir nedeni vardır ve nedenine bağlanarak açıklanabilir. Belli nedenler, belirli sonuçları yaratır, aynı nedenler, aynı koşullarda aynı sonuçları verir”…
Ama bu ilke biraz yanlış anlaşılır. Oysa…
“Her şeyin bir nedeni vardır” demez, “her sonucun bir nedeni vardır” der…
Yani “o şey” artık bir “sonuca” ulaşmışsa,
O artık bir sonuçsa, işte onun bir nedeni vardır…
Yani “sonucu olan her şeyin bir nedeni vardır” der nedensellik ilkesi…
Olayların nedensel bağlantısından ilk söz eden,
MÖ.4.yy.da yaşamış bir filozof, “Demokritos …
Aristo ise bu konuda şöyle diyor…
“Ortaya çıkan her şey, bir şey yoluyla bir şeyden, belli bir şey olarak ortaya çıkar…”
“Nedensellik”, bilimsel düşüncenin temel ilkesidir ve insana şunu belletmeye çalışır…
“Nesnel dünya bilinebilir ve olanaklar çerçevesinde değiştirilebilir. Herhangi bir olaydaki neden sonuç ilişkisi biliniyorsa, nedeninin değiştirilmesiyle sonuç da değişecektir…”
Albert Einstein bu durumu şöyle özetler…
“Tanrı zar atmaz…” Yani…
“Her şey birbirine bağlantılıdır. Her sonuç, bir önceki olayın ya da nedenin ürünüdür. O olayda geriye doğru gidildiğinde sonsuz bir neden sonuç ilişkisi ortaya çıkar”…
Bu nedenle tarihçiler de “nedensellik” ilkesi çerçevesinde bakarlar tarihe…
 “Bütün olaylar zincirin halkaları gibidir. Her olay kendisinden önceki bir olayın sonucu, kendisinden sonraki olayında nedenidir. Önceki olay bilinmezse sonraki olaylar kavranamaz”…
Baktığımızda, aslında “nedenselliğin” tam da ortasındayız hepimiz. Çünkü…
Nedensellik ilkesi sosyolojik olarak da belirleyicidir…
Misal… Coğrafi yapı, ekonomik yapıyı etkiler, o nedenle Karadeniz’de balıkçılık, Doğu Anadolu’da hayvancılık gelişmiştir…
Ekonomik yapı, toplumsal yapıyı etkiler, o nedenle tarım ve hayvancılıkla uğraşanlarda geniş aile yapısı ortaya çıkmıştır…
Toplumun nüfus yapısı ekonomik yapıyı etkiler, o nedenle genç nüfusun çoğunlukta olduğu bir toplumda eğitim ihtiyacı ve işsizlik fazladır…
Yani toplumlar ne yaşıyorsa bunlar koşulların yarattığı bir sonuçtur…
Ama en kötüsü de yaşadıkları kötü şeyler, kendi yarattıkları koşulların sonucu olmasıdır…
İşte o nedenledir ki önemsiz görüp üstüne düşmediği konuların acısını çeker toplumlar ve işte o nedenledir ki içinde “için”, “olduğundan”, “dolayı” dolu cümleler her geçen gün artar…
İşte o nedenledir ki bugün yaşanan her “sonucun” nedenleri belliyken biz hala aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp,
Ya da yapılmasına ses çıkarmayıp farklı sonuçlar almayı bekliyoruz…
Deli miyiz neyiz?