2 Mart 2016 Çarşamba


"Siyaset"...
Günlük yaşamda dilimizden hiç düşmeyen bir sözcük “siyaset”…
Sadece bir sözcükte değil aslında…
Dünyaya bakışımızı da kişisel ilişkilerimizi de etkileyen bir kavram.
Sözlükler, “devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili, özel görüş veya anlayış” diye açıklasa da günlük kullanımı “bir toplumda çatışma içinde bulunan çıkarların uzlaştırılması çabası” olan,
Bazen kolayca çözdüğümüz, bazen de kördüğüme dönüşen bir ilişkiler yumağı…
Siyaset sözcüğü “seyis” ile aynı kökten türeyen ve benzer anlam taşıyan Arapça bir sözcük… Yani…
“Siyaset” sözcüğü, “at bakıcılığı, eğitimi ve azgın, vahşi bir atı sakinleştirip yumuşatmak, terbiye etmek” anlamındadır.
Zamanla anlam genişlemesine uğrayarak “devlet yönetimi, devlet yönetiminde izlenen yol” anlamında kullanılır olmuştur.
Ancak…
“Siyaset”in Osmanlı İmparatorluğu’nda daha farklı bir anlamı vardır.
1387 yılında kaleme alınmış olan “İrsadü’l-Mülûk ve’s-Selâtîn” adlı eserde, “şahr içinde bir niçe kez öltürülür siyâset birle” şeklinde geçen siyaset sözcüğü, “şer’i hüküm olmaksızın cezalandırma” anlamında kullanılmıştır.
Yani…
Osmanlı için “siyaset” sözcüğü, “şer’i hüküm bulunmasa da devlet geleneği için ceza, özellikle de ölüm cezası” anlamındadır. “Siyaset etmek” deyimi ise “asmak, ipe çekmek, boyun vurmak, ölüm cezasına çarptırmak” anlamında olup  “siyaseten katli” ya da “siyaset edin” buyruğu sıkça kullanılırmış…
Bu buyruğu vermek padişah ve onun vekili olan sadrazamın yetkisinde olsa da uygulamada yüksek makamdaki görevlilerin de bu emri verdikleri çokça görülmüş…
Siyaseten öldürülmesi gereken kişilerin infazı, Topkapı Sarayı’nda “Orta Kapı” adı verilen “Babüsselam”ın önündeki çınar ağaçlarının altında, Marmara Denizi yönüne bakan duvara bitişik çeşmenin önünde gerçekleştirilirmiş.
“Siyaset Çeşmesi” denen bu çeşmenin başında, sarayın “Bostancı Cellatları” buyruğu yerine getirmek için suçluların boynunu vurur, “alet işler el övünür” misali kanlanan balta, satır ya da palalarını bu çeşmenin suyu ile yıkayıp temizlerlermiş…
Siyasetten kirlenen, siyaset gereği öldürülüyor, temizlemek ise yine siyasete düşüyormuş demek ki…
At bakıcılığı yapıp, at terbiye etmek daha az tehlikeliymiş anlaşılan…