"Siyaset"...
Günlük
yaşamda dilimizden hiç düşmeyen bir sözcük “siyaset”…
Sadece
bir sözcükte değil aslında…
Dünyaya
bakışımızı da kişisel ilişkilerimizi de etkileyen bir kavram.
Sözlükler,
“devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili, özel görüş veya
anlayış” diye açıklasa da günlük kullanımı “bir toplumda çatışma içinde bulunan
çıkarların uzlaştırılması çabası” olan,
Bazen
kolayca çözdüğümüz, bazen de kördüğüme dönüşen bir ilişkiler yumağı…
Siyaset
sözcüğü “seyis” ile aynı kökten türeyen ve benzer anlam taşıyan Arapça bir
sözcük… Yani…
“Siyaset”
sözcüğü, “at bakıcılığı, eğitimi ve azgın, vahşi bir atı sakinleştirip
yumuşatmak, terbiye etmek” anlamındadır.
Zamanla
anlam genişlemesine uğrayarak “devlet yönetimi, devlet yönetiminde izlenen yol”
anlamında kullanılır olmuştur.
Ancak…
“Siyaset”in
Osmanlı İmparatorluğu’nda daha farklı bir anlamı vardır.
1387
yılında kaleme alınmış olan “İrsadü’l-Mülûk ve’s-Selâtîn” adlı eserde, “şahr
içinde bir niçe kez öltürülür siyâset birle” şeklinde geçen siyaset sözcüğü,
“şer’i hüküm olmaksızın cezalandırma” anlamında kullanılmıştır.
Yani…
Osmanlı
için “siyaset” sözcüğü, “şer’i hüküm bulunmasa da devlet geleneği için ceza,
özellikle de ölüm cezası” anlamındadır. “Siyaset etmek” deyimi ise “asmak, ipe
çekmek, boyun vurmak, ölüm cezasına çarptırmak” anlamında olup “siyaseten katli” ya da “siyaset edin”
buyruğu sıkça kullanılırmış…
Bu
buyruğu vermek padişah ve onun vekili olan sadrazamın yetkisinde olsa da
uygulamada yüksek makamdaki görevlilerin de bu emri verdikleri çokça görülmüş…
Siyaseten
öldürülmesi gereken kişilerin infazı, Topkapı Sarayı’nda “Orta Kapı” adı verilen
“Babüsselam”ın önündeki çınar ağaçlarının altında, Marmara Denizi yönüne bakan
duvara bitişik çeşmenin önünde gerçekleştirilirmiş.
“Siyaset
Çeşmesi” denen bu çeşmenin başında, sarayın “Bostancı Cellatları” buyruğu
yerine getirmek için suçluların boynunu vurur, “alet işler el övünür” misali
kanlanan balta, satır ya da palalarını bu çeşmenin suyu ile yıkayıp
temizlerlermiş…
Siyasetten
kirlenen, siyaset gereği öldürülüyor, temizlemek ise yine siyasete düşüyormuş
demek ki…
At
bakıcılığı yapıp, at terbiye etmek daha az tehlikeliymiş anlaşılan…