“Hamaylı”…
“Nazar”
sözcüğü, Arapça “bakma, bakış” anlamında…
Ancak
bu bakış pek hayra yorulmamış. Bu bakışın, belli özellikteki kişilerde,
kıskançlıkla da olsa, hayranlıkla da olsa, insanlar başta olmak üzere her şeye
uğursuzluk getiren bir bakış, bir “kem göz” olduğuna, kıskançlık, hayranlık ya
da haset gibi duyguların yarattığı vurucu ve öldürücü gücün, ruhun dışa açılan
iki noktası olan gözlerden fırlayarak, kurbana isabet ettiğine inanılmış.
“Dişe
diş, göze göz” anlayışının sonucu mu bilinmez ama nazar dolu bu bakışa, başka
bir “bakışla”, başka bir “gözle” karşı koymaya çalışmış insanlar.
Kem
göze karşı nazarlık kullanmışlar, muska kullanmışlar…
Aslında
nazar inancı insanlık tarihi kadar eski…
Yunanlılar
“matisma”, Araplar “el ayn” veya “isabet-i ayn”, İranlılar “bed nezer”,
Hintliler “sihir” demişler nazara…
Rasyonel
gerçeklikle açıklanamayacak olan nazar inancında üç ana etken belirleyici
olmuş. İlki, eski çağlardan günümüze gelen “karanlık dönem” inançları,
İkincisi,
tek tanrılı dinlerin doğuşundan sonra ortaya çıksa da özünde eski çağ inanç kalıntılarından
dönüştürülmüş inançlar,
Üçüncüsü
ise değişik göçlerle toplumdan topluma veya ülkeye taşınan inançlar…
Uğursuz
gözlerden gelen kötülüğü kovmak için, el
şeklinde muskalar kullanmış Mısırlılar, sonra Fenikeliler, Yunanlılar,
Romalılar…
Eski
Mısır’da ayrıca“Osiris’in Gözü” veya “Horus Gözü” denen muskalar kullanılmış.
Babil ise nazardan muskalarla korunmuş…
Anadolu
insanı ise halısına, kilimine muska motifleri işlemiş…
İşlemiş
ki kullananı tehlikelerden, kötülüklerden korusun…
Kendisi
içinse taşları boyamış, boncuklar takmış, dua yazılı parşömenler kullanmış
nazara karşı... Kullandığı muskaları ise özel kutulara koymuş…
Gümüş
veya metalden yaptığı bu özel kutuları, özel motiflerle süslemiş…
Boncuklar,
zincirler takmış süslemek için…
İsmine
de “hamaylı” demiş…