9 Nisan 2016 Cumartesi


“Hamaylı”…
“Nazar” sözcüğü, Arapça “bakma, bakış” anlamında…
Ancak bu bakış pek hayra yorulmamış. Bu bakışın, belli özellikteki kişilerde, kıskançlıkla da olsa, hayranlıkla da olsa, insanlar başta olmak üzere her şeye uğursuzluk getiren bir bakış, bir “kem göz” olduğuna, kıskançlık, hayranlık ya da haset gibi duyguların yarattığı vurucu ve öldürücü gücün, ruhun dışa açılan iki noktası olan gözlerden fırlayarak, kurbana isabet ettiğine inanılmış.
“Dişe diş, göze göz” anlayışının sonucu mu bilinmez ama nazar dolu bu bakışa, başka bir “bakışla”, başka bir “gözle” karşı koymaya çalışmış insanlar.
Kem göze karşı nazarlık kullanmışlar, muska kullanmışlar…
Aslında nazar inancı insanlık tarihi kadar eski…
Yunanlılar “matisma”, Araplar “el ayn” veya “isabet-i ayn”, İranlılar “bed nezer”, Hintliler “sihir” demişler nazara…
Rasyonel gerçeklikle açıklanamayacak olan nazar inancında üç ana etken belirleyici olmuş. İlki, eski çağlardan günümüze gelen “karanlık dönem” inançları,
İkincisi, tek tanrılı dinlerin doğuşundan sonra ortaya çıksa da özünde eski çağ inanç kalıntılarından dönüştürülmüş inançlar,
Üçüncüsü ise değişik göçlerle toplumdan topluma veya ülkeye taşınan inançlar…
Uğursuz gözlerden gelen kötülüğü kovmak için,  el şeklinde muskalar kullanmış Mısırlılar, sonra Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar…
Eski Mısır’da ayrıca“Osiris’in Gözü” veya “Horus Gözü” denen muskalar kullanılmış. Babil ise nazardan muskalarla korunmuş…
Anadolu insanı ise halısına, kilimine muska motifleri işlemiş…
İşlemiş ki kullananı tehlikelerden, kötülüklerden korusun…
Kendisi içinse taşları boyamış, boncuklar takmış, dua yazılı parşömenler kullanmış nazara karşı... Kullandığı muskaları ise özel kutulara koymuş…
Gümüş veya metalden yaptığı bu özel kutuları, özel motiflerle süslemiş…
Boncuklar, zincirler takmış süslemek için…
İsmine de “hamaylı” demiş…